Markaların Efendisi

0
171
????????????????????????????????????

“Birkaç yıl önce bazı arkadaşlarıma, eninde sonunda bu ülkede Kürtçe reklamlar izleyeceğimizi, üzerinde birinci veya ikinci dil olarak Kürtçe bir şeylerin yazdığı ürün ambalajlarını raflarda göreceğimizi, bunun ticaretin doğası gereği olduğunu söylediğimde herkesin gerildiğini ve fazla bir yorum yapmadığını hatırlıyorum. Birkaç ay önce bir seminerde bunu ilk defa tanımadığım insanlara söylediğimde de aynı tepkiyi aldım. Katılımcılar ‘Kapat şu konuyu’ der gibi yüzüme baktılar, kimse bir şey demedi. Birkaç hafta önce görüşlerine değer verdiğim bir reklamcı arkadaşıma, “Böyle bir konu var aklımda, ne dersin, zamanı geldi mi” diye sorduğumda ilk tepkisi “Ne gerek var” şeklinde oldu. Sonra detaya girdikçe durumu kavradı ve bunun ilginç bir yazı olacağını söyledi. Ben de zamanı gelmiş diye oturdum yazmaya…

Bu satırların yazarı Güven Borça‘dır ve eminiz Kürt meselesinin ıncığına cıncığına konuşulabildiği şu günlerde bu satırları okuyunca “eee? ne var bunda?” diyeceksiniz…
Peki size Güven Borça’nın bu satırları bundan tam 9 yıl önce, 2002 yılında, üstelik Marketing Türkiye‘de yazdığını söylesek?
Genellikle “siyasi bir konu” olarak algılanan ve pek çok kişi için üzerinde düşünülmesi bile “ürkütücü” sayılan Kürt realitesini, birbirinden önemli ve büyük firmaların ve o firmalara hizmet veren profesyonellerin gündemine sokmaya “cüret edecek” kadar güçlü bir vizyona sahip Güven Borça… Onu ilginç ve önemli kılan, Reportare’de sizlerle tanıştırma isteğimizi kamçılayan özelliklerden sadece biri bu… Güven Borça düşünsel konformizmin herkes için çekici olabileceği bir yaşta ve pozisyonda kendi düşünce kalıplarını zorlarken hepimizi düşünmeye davet ediyor… Üstelik hiç ummadığımız, hiç yakıştıramayacağımız bir alandan yapıyor bunu: Pazarlama alanından…

Mesafeli ve düz görünen ama deşildikçe çok ilginç ve renkli bir karakter Güven Borça. Mesafeli ve düz görünmesinin nedeni büyük ölçüde giydiği “danışmanlık” kostümü. Ama o kostümün altında ülke meselelerine kafa yoran ve çıkışı kapitalist sistemin labirentlerinde arayan bir entelektüel var. Marka ve markalaşma üzerine yıllarını vermiş, hayatını oldukça katı denebilecek prensiplerle biçimlendirmiş ve yıllar önce çizdiği kişisel kariyerinde kendinden emin adımlarla ilerleyen bir meslek profesyoneli…

Güven Borça bizi bir Cumartesi sabahı çalışma ofisinde ağırladı. İlginç konular arasında gidip geldik birlikte. Anlattıklarının özellikle iletişim ve marka üzerine kafa yoranların ilgisini çekeceğine inanıyoruz. Bu röportajı okurken isterseniz size Duke Ellington eşlik etsin… Kim bilir? Belki Duke’a sohbetin bir yerlerinde rastlarsınız…

Keyifli okumalar…

REPORTARE,1 Haziran 2011